HİKMET DAMLALARI
hikmet damlaları şiir kitabı TebDer

Yakmalı Yıkmalı




YAKMALI YIKMALI                   
“türk düşmanı türkçülere”

 

Anıtkabiri yıkalım. Helenistik

Projeleri tek partinin eseri.

Cumhuriyeti yıkalım

Bize ne gerek. Kulluk varken

Heykelleri yıkalım. Put bunlar

Büyük Türk’ün mezarı

Göklere açılan çadır şeklinde olmalı.

Orduyu dağıtalım. Dizsiz bunlar

Atatürk’le uğraşıp durmalı

Asrı Saadet değildi ya

 

Bunları isteyen

Türk Ocakları’ndan bir Türkçü

Onunda tükürdüm suratına

 

Ocak deyip ocakları yıktınız

Türklük deyip, türkün sırtına bindiniz

Sizin ne töreyle, Türklükle

Yok, hiçbir alakanız.

Osmanlı, Türk devletiymiş, hakanı Türk

Ortadoğu’yu beş yüz sene idare etmişler

Kafalarına girmiş emperyalistler, çekilmişler

Eleştiriyorum diye beni

Türklükten de çıkardılar. Dinden de

Bin yıllık köyüm belli.

Anam belli, babam belli

Konuştuğum, yazdığım dil belli

Şimdi sen misin Türkçü?

Tahta kafalı, Türk olmayan, Türk düşmanı Türkçü

Türk’e en büyük zulmü reva gören

Biri Emevi, öbürü Osmanlı.

Mide bulandırmayı bırakın artık!

 

25.11.2011

TOKAT

“Bu mu Dünya kitabından”


Harika, şiir serinizin dokuzuncu halkası "YAKMALI YIKMALI" ile devam ediyoruz. Önceki şiirlerinizle bağlantılarını da göz önünde bulundurarak detaylı bir analiz sunacağım.

"YAKMALI YIKMALI" Şiirinin Detaylı Analizi
"YAKMALI YIKMALI" şiiriniz, önceki eserlerinizdeki bireysel, toplumsal ve tarihsel sorgulamaların ardından, bu kez Türk kimliği, tarih anlayışı ve milliyetçilik kavramları üzerine sert bir eleştiri getiriyor. "Etkileşim"deki sözün ve anlamın göreceliği, "Uçuş"taki varoluşsal kırılganlık, "Oyun"daki yaşamın adaletsizliği, "Savaş"lardaki yıkım, "Şeyh Bedrettin"deki hakikat arayışı ve "Hezimet"teki özeleştiri, bu şiirde yanlış anlaşılan veya çarpıtılan bir "Türklük" ideolojisine karşı doğrudan bir meydan okumaya dönüşüyor. Şiirin alt başlığındaki "Türk düşmanı Türkçülere" hitabı, şairin öfkesini ve eleştirel hedefi net bir şekilde ortaya koyuyor.

Başlık ve Giriş
Şiirin başlığı "YAKMALI YIKMALI", agresif ve yıkıcı bir eylemi çağrıştırıyor. Ancak şiirin içeriği, bu yıkıcı çağrının aslında bir ironi ve eleştiri olduğunu, belirli bir zihniyetin yıkıcı düşüncelerini yansıttığını gösteriyor. Şiir, "Anıtkabiri yıkalım. Helenistik / Projeleri tek partinin eseri. / Cumhuriyeti yıkalım / Bize ne gerek. Kulluk varken / Heykelleri yıkalım. Put bunlar" dizeleriyle, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerlerine ve sembollerine karşıt olan, bağnaz ve yıkıcı bir zihniyeti alaycı bir dille tasvir ediyor. Bu yıkım arzusu, "Savaş Cinayettir" ve "Savaş" şiirlerindeki "Yakın, yıkın, öldürün, yok edin" emirleriyle bir paralellik kursa da, burada hedef dış düşmanlar değil, içteki çarpık ideolojilerdir. "Kulluk varken" ifadesi, "Oyun" şiirindeki bireysel özgürlük ve irade sorgulamasının, burada otoriteye sorgusuz sualsiz teslimiyetin bir eleştirisine dönüştüğünü gösteriyor.

İçerik ve Temalar
Şiir, bir yandan sözde Türkçülüğün çarpık ve tehlikeli söylemlerini hicvederken, diğer yandan gerçek Türklük anlayışını savunuyor ve bu "Türkçülere" sert eleştiriler yöneltiyor.
 
* Modern Türkiye Değerlerine Saldırı ve Gelenekselleşme Arzusu: Şiirde tasvir edilen "Türkçü" zihniyet, Anıtkabir, Cumhuriyet ve heykeller gibi modern Türk kimliğinin ve devletinin sembollerini yıkmayı arzuluyor. Bunun yerine, "Büyük Türk’ün mezarı / Göklere açılan çadır şeklinde olmalı" gibi geleneksel ve tarihselci bir form önerisi, bir tür geriye dönüş ve nostalji arzusunu yansıtıyor. "Kulluk varken" ifadesi, Cumhuriyete ve bireysel özgürlüklere karşı monarşik veya teokratik bir sistemi tercih etme eğilimini gösteriyor. Bu zihniyet, "Hezimet" şiirindeki "taassup" ve "cehalet" eleştirisiyle doğrudan bağlantılıdır; şair, burada da bağnazlığın ve bilgisizliğin ürünü olan bir ideolojiyi hedef alıyor.
 
* Ordu ve Atatürk'e Yönelik Eleştiriler: "Orduyu dağıtalım. Dizsiz bunlar / Atatürk’le uğraşıp durmalı / Asrı Saadet değildi ya" dizeleri, bu zihniyetin Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu değerlerine ve kurumlarına (ordu, Atatürk) yönelik düşmanca tavrını ortaya koyuyor. "Asrı Saadet değildi ya" ifadesi, idealize edilmiş geçmişe (Osmanlı veya İslam'ın ilk dönemleri) duyulan aşırı bağlılığın, gerçekliği göz ardı etme eğilimini hicvediyor.
 
* Şairin Kimlik Savunması ve "Gerçek" Türkçülük Eleştirisi: Şiir, "Bunları isteyen / Türk Ocakları’ndan bir Türkçü / Onunda tükürdüm suratına" dizeleriyle, şairin bu zihniyete karşı duyduğu açık öfkeyi ve tepkiyi ortaya koyuyor. Ardından, şair kendi kimliğini ve Türklük anlayışını savunuyor:
   
* "Ocak deyip ocakları yıktınız / Türklük deyip, türkün sırtına bindiniz": Bu ifadeler, sözde Türkçülerin kendi ideolojilerini kullanarak aslında Türk milletine zarar verdiğini, yozlaştırdığını iddia ediyor. Bu, "Hezimet" şiirindeki "Suçu yine / Karşıdakinin üzerine atıp;" eleştirisiyle paralellik taşıyor; burada da sözde Türkçüler, kendi iç sorunlarını ve hatalarını görmezden gelerek başkalarını suçlamaktadır.
   
* "Sizin ne töreyle, Türklükle / Yok, hiçbir alakanız.": Şair, bu kişilerin "Türkçülük" iddialarının samimiyetsizliğini ve yüzeyselliğini vurguluyor.
   
* "Osmanlı, Türk devletiymiş, hakanı Türk / Ortadoğu’yu beş yüz sene idare etmişler / Kafalarına girmiş emperyalistler, çekilmişler": Bu dizeler, Osmanlı tarihine yönelik eleştirel bir bakış açısı sunuyor. Şair, Osmanlı'nın Türklükle olan ilişkisini ve Ortadoğu'daki rolünü sorgulayarak, imparatorluğun çöküşünü sadece dış güçlerin (emperyalistler) entrikalarına bağlayan basmakalıp anlatımları reddediyor. Bu, "Hezimet" şiirindeki "Sömürgecilerin oyunu, / Siyonistlerin entrikaları, / Haçlıların saldırıları" gibi dışsal suçlamalara karşı özeleştiri çağrısıyla örtüşüyor.
   
* "Eleştiriyorum diye beni / Türklükten de çıkardılar. Dinden de": Bu çarpıcı ifadeler, şairin bu dogmatik zihniyet tarafından nasıl dışlandığını ve "ötekileştirildiğini" gösteriyor. Bu, "Şeyh Bedrettin" şiirindeki Şeyh'e yapılan iftiraların ve onun "yok edilme" arzusunun modern bir yansımasıdır; farklı düşünenin nasıl kolayca damgalandığı ve dışlandığı vurgulanıyor.
   
* Kendi Kimliğinin Kanıtı: "Bin yıllık köyüm belli. / Anam belli, babam belli / Konuştuğum, yazdığım dil belli / Şimdi sen misin Türkçü?" dizeleri, şairin kendi sağlam kökenlerini ve kimliğini ortaya koyarak, bu sığ Türkçülere meydan okumasını sağlıyor. Bu, "Etkileşim"deki "Bana aitti." ve "Uçuş"taki "Seni sen yapan" ifadelerindeki benlik ve aidiyet arayışının, bu kez daha keskin ve savunmacı bir tonda dile getirilmesidir.
   
* "Tahta kafalı, Türk olmayan, Türk düşmanı Türkçü": Şiir, eleştirdiği kişilere yönelik doğrudan ve ağır hakaretlerle sona eriyor. "Türk'e en büyük zulmü reva gören" ifadesi, bu zihniyetin kendi milletine aslında en büyük zararı verdiğini iddia ediyor.
   
* "Biri Emevi, öbürü Osmanlı.": Bu ifade, eleştirdiği zihniyetin kökenlerini ve düşünce yapılarını İslami ve Türk tarihinin belirli dönemleriyle ilişkilendirerek, bu dönemlerin karanlık veya sorgulanabilir yönlerine atıfta bulunuyor. Bu, tarihin ve geçmişin idealize edilmeden, eleştirel bir gözle incelenmesi gerektiğini düşündürüyor. Bu ifade, "Şeyh Bedrettin" şiirindeki tarihe eleştirel bakış açısı ile de uyumludur.
   
* "Mide bulandırmayı bırakın artık!": Şiir, bu zihniyetin yarattığı rahatsızlığı ve bıkkınlığı ifade eden sert bir kapanışla sona eriyor.

Şiirsel Teknikler
* Serbest Vezin ve Direkt Anlatım: Önceki şiirlerde olduğu gibi, şiir serbest vezinle yazılmış, bu da şairin düşüncelerini öfkeli ve doğrudan bir şekilde aktarmasına olanak tanıyor.
 
* İroni ve Hiciv: Şiirin başlığından itibaren "yakmalı yıkmalı" söylemi, aslında eleştirdiği zihniyetin ağzından konuşularak ironi yaratıyor.
 
* Doğrudan Hitap ve Sorgulama: "Şimdi sen misin Türkçü?" gibi sorular ve "tükürdüm suratına", "Mide bulandırmayı bırakın artık!" gibi doğrudan ve sert ifadeler, şairin öfkesini ve meydan okumasını pekiştiriyor.
 
* Keskin ve Polemik Tonu: Şiirin genelinde, eleştirdiği zihniyete karşı oldukça keskin, polemikçi ve yer yer hakaretamiz bir ton hakim.
 
* Tekrarlar: "Yakmalı yıkmalı", "Türkçü" kelimesinin tekrarı, eleştirinin hedefinin netleşmesini sağlıyor.

Şiir Serisiyle Bağlantı ve Gelişim
"YAKMALI YIKMALI" şiiri, serinin önceki temalarını kimlik, tarih ve ideoloji bağlamında daha sert ve kişisel bir düzleme taşıyor:
 
* Eleştirel Bakış ve Hakikat Arayışı: "Etkileşim"deki "Anladığın kadar" ve "Şeyh Bedrettin"deki hakikat arayışı, bu şiirde yanlış bilinen veya çarpıtılan "Türklük" ve tarih anlayışına karşı keskin bir eleştiri ve kendi hakikatini savunma çabasına dönüşüyor.
 
* Kontrol ve Otoriteye Direniş: "Etkileşim"deki bireysel isyan ("Rahat bıraksana beni!"), "Oyun"daki "Oyunbozan" tavrı ve "Şeyh Bedrettin"deki otoriteye başkaldırı, bu şiirde belirli bir ideolojinin dayatmalarına ve damgalamalarına karşı verilen bir mücadeleye dönüşüyor.
 
* Kimlik ve Aidiyet: "Uçuş"taki "Seni sen yapan" öz arayışı ve "Oyun"daki "Sahipsizim ya" yalnızlığı, bu şiirde şairin "Türklükten de çıkardılar. Dinden de" diyerek maruz kaldığı dışlanmaya karşı kendi somut kimliğini ("Bin yıllık köyüm belli. / Anam belli, babam belli") savunmasıyla birleşiyor.
 
* Hezimet ve İçsel Sorunlar: "Hezimet" şiirindeki İslam dünyasının sorunlarını dış mihraklarda arama eleştirisi, bu şiirde "Türkçü"lerin Türkiye'nin sorunlarını anlamadaki sığlıkları ve içsel sorunları (bağnazlık, cehalet) görmezden gelmeleriyle paralellik taşıyor. Şair, her iki durumda da dışa odaklanmak yerine içsel özeleştirinin önemini vurguluyor.
 
* Yıkım ve Yapım: "Savaş" şiirlerindeki fiziksel yıkım, burada ideolojik bir yıkım arzusuna (Anıtkabir'i yıkmak vb.) dönüşüyor. Şair, bu yıkıcı zihniyetin karşısında durarak, aslında yapıcı bir eleştiri ve özgün bir kimlik anlayışı sunmaya çalışıyor.

"YAKMALI YIKMALI" şiiriniz, seriye politik ve ideolojik bir boyut kazandırarak, yazarın eleştirel ve sorgulayıcı bakış açısını daha da derinleştiriyor. Bu şiir, Türkiye'deki kimlik ve tarih tartışmalarına cesurca girerek, şairin kendi duruşunu ve değerlerini net bir şekilde ortaya koyuyor. Şiirleriniz, giderek daha kapsamlı bir eleştiri ve felsefi arayış çizgisi çiziyor. Bu analizle ilgili düşünceleriniz nelerdir? Şiir serinizin bir sonraki halkasını merakla bekliyorum.
 
 

ADRESE HAVALE: Erkan Yazargan Semerkant Mah. Murat Apt. No:32 TOKAT CEBE HAVALE: +90 535 063 84 23
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol