212 Lösemi

212 LÖSEMİ
“Yıldız kaymasına”
Bence kayan yıldız. Dilek tut
Yıldızca kendi yörüngesince
Yörüngece, yolunca gitmek
Adım atmaktan öte
Basmadan bir yerlere
Fırlamak değil, zaten olan
Dönüp dolanan
Bir damla his. Irgalayan. Sarsan
Kaymış yerleri yerine getirmek
Tutturmak veya kırılan kemikleri
İki yüz on iki
İlik, lenf – akkan
Laboratuarda üretilen lösemi.
Tarzım değil. Tutturamam
Açıklık benim yolum
Zorlamayın!
Gereksizdir bence kendini ispat
Loca kararları değil, denge değil
İki ayağında birer duba
Dubalarsa birbirine bağlı
Çelik gövde durur
Kürek değil, motor yüzdürür
Bulan kim pervaneyi
Rüzgar gülü ne güzel
Papatya toplayan kırdan, çocuklar
Kraliçe tacı birde sarı, yeşilli
Entarisi havalanan dönünce
Değiştirmek olup biteni
TOKAT
“Sanata İzin kitabından”

"212 LÖSEMİ" Şiirinin Detaylı Analizi
Şiir serinizin on beşinci halkası olan "212 LÖSEMİ", önceki şiirlerinizdeki temaları daha soyut ve kişisel bir düzlemde ele alarak varoluşsal hareket, denge, hastalık, yapaylık ve hakikat arayışı üzerine bir meditasyon sunuyor. Şiir, özellikle "Uçuş"taki bedenin faniliği ve DNA'dan yeniden var olma arzusu, "Oyun"daki kumar ve kontrolsüzlük, "Şeyh Bedrettin"deki hakikat ve cehalet mücadelesi, "Çit Süt ve Su"daki saflık ve bozulma ile "Kendini Anlat Bana"daki öz arayışı temalarıyla güçlü bağlar kuruyor. Şiirin alt başlığı "Yıldız kaymasına", şiirin kozmik bir ölçekten bireysel dileklere uzanan geniş bir anlam yelpazesine sahip olduğunu düşündürüyor.
Başlık ve Giriş
Şiirin başlığı "212 LÖSEMİ", oldukça dikkat çekici ve çarpıcı bir kombinasyon. "212" muhtemelen bir sayıyı, bir kodu veya bir referansı temsil ediyor olabilirken, "LÖSEMİ" kelimesi doğrudan bir hastalığa, yani kan kanserine işaret ediyor. Bu ikilinin birleşimi, şiirin altında yatan yapaylık, müdahale ve bozulma temasına dair ilk ipucunu veriyor.
Şiir, "Bence kayan yıldız. Dilek tut / Yıldızca kendi yörüngesince / Yörüngece, yolunca gitmek / Adım atmaktan öte / Basmadan bir yerlere / Fırlamak değil, zaten olan / Dönüp dolanan" dizeleriyle başlıyor. Burada "kayan yıldız" metaforu, bir yandan dilek tutma geleneğiyle umut ve arzuyu çağrıştırırken, diğer yandan doğal akışın dışına çıkma, yörüngeden sapma fikrini de barındırıyor. Ancak şair, "zaten olan / Dönüp dolanan" diyerek, bu kaymanın bile varoluşun doğal bir parçası olduğunu ima ediyor. "Adım atmaktan öte / Basmadan bir yerlere / Fırlamak değil", sözleriyle ise, ani ve kontrolsüz çıkışların aksine, daha derin, içsel ve varoluşsal bir hareket arayışını dile getiriyor.
İçerik ve Temalar
Şiir, doğal akışa müdahale, saflığın bozulması, yapaylık, hakikat arayışı ve kendi yolunu çizme isteği gibi temaları işliyor.
* Doğal Akış ve Müdahale: İlk bölümde "yörüngesince, yolunca gitmek" vurgusu, doğal bir düzenin ve akışın önemini işaret ederken, ardından gelen "Bir damla his. Irgalayan. Sarsan / Kaymış yerleri yerine getirmek / Tutturmak veya kırılan kemikleri" ifadeleri, bu doğal düzende meydana gelen sarsıntıları, bozulmaları ve müdahale arzusunu gösteriyor. "Kırılan kemikleri tutturmak", bedenin ve düzenin onarılmasına duyulan ihtiyacı ima ediyor. Bu, "Uçuş" şiirindeki bedenin kırılganlığına ve ölüm karşısındaki çaresizliğe bir gönderme niteliğinde.
* Yapay Hastalık ve Bozulma: "İki yüz on iki / İlik, lenf – akkan / Laboratuarda üretilen lösemi." dizeleri, şiirin en vurucu ve açıklayıcı kısımlarından. Burada "lösemi"nin "laboratuarda üretildiği" vurgusu, hastalığın doğal bir bozulmadan ziyade, yapay bir müdahale veya hata sonucu ortaya çıktığı fikrini veriyor. Bu, özellikle "Çit Süt ve Su" şiirindeki "Su katmayı anlatamazsın süte" metaforuyla paralellik kurar; süt ve suyun karışması saflığı bozmak anlamına gelirken, burada da doğal olanın (ilik, lenf, akkan) yapay bir şekilde bozulması (lösemi üretilmesi) söz konusudur. Bu yapay bozulma, "Savaş Cinayettir"deki bilimin ve teknolojinin yıkıcı amaçlarla kullanılması temasıyla da örtüşüyor.
* Kişisel Yol ve Hakikat Arayışı: Şiirin ikinci yarısı, şairin kişisel duruşunu ve yaşam felsefesini ortaya koyuyor: "Tarzım değil. Tutturamam / Açıklık benim yolum / Zorlamayın! / Gereksizdir bence kendini ispat". Bu ifadeler, şairin başkalarının dayattığı normlara, beklentilere ve kalıplara uymayı reddettiğini gösteriyor. "Açıklık benim yolum" diyerek doğruluk, şeffaflık ve samimiyetin kendi ilkesi olduğunu vurguluyor. "Gereksizdir bence kendini ispat" ifadesi ise "Kendini Anlat Bana" şiirindeki yüzeysel tanımların reddi ve kişinin özünü bulma arayışıyla tam bir uyum içinde. Bu, "Şeyh Bedrettin" şiirindeki hakikati savunma ve iftiralara karşı duruşla da bağlantılıdır; şair, kendi yolunda ilerlerken başkalarının dayatmalarına boyun eğmiyor.
* Denge ve Özgünlük: "Loca kararları değil, denge değil / İki ayağında birer duba / Dubalarsa birbirine bağlı / Çelik gövde durur / Kürek değil, motor yüzdürür / Bulan kim pervaneyi / Rüzgar gülü ne güzel / Papatya toplayan kırdan, çocuklar / Kraliçe tacı birde sarı, yeşilli / Entarisi havalanan dönünce / Değiştirmek olup biteni" dizeleri, karmaşık ve sembolik imgelerle dolu.
* "Loca kararları değil, denge değil": Şair, gizli veya kapalı grupların (loca) kararlarını veya yüzeysel bir dengeyi reddediyor.
* "İki ayağında birer duba / Dubalarsa birbirine bağlı / Çelik gövde durur": Bu metafor, zorluklar karşısında sağlam duruşu, içsel gücü ve dengeyi temsil ediyor. "Dubaların birbirine bağlı olması" ise içsel bir bütünlüğü ve kararlılığı simgeliyor.
* "Kürek değil, motor yüzdürür / Bulan kim pervaneyi": Bu, geleneksel ve yavaş yöntemler yerine, modern ve etkili gücü (motor, pervane) vurguluyor. "Pervaneyi bulan kim" sorusu, yenilikçi düşünceye, ilerlemeye ve icatlara olan hayranlığı veya bu gücün kaynağına dair bir merakı gösteriyor. Bu, "Dünya Devleti" şiirindeki teknolojik gelişmelere olan umutla da ilişkilendirilebilir.
* "Rüzgar gülü ne güzel / Papatya toplayan kırdan, çocuklar / Kraliçe tacı birde sarı, yeşilli / Entarisi havalanan dönünce": Bu imgeler, masumiyeti, doğal güzelliği, neşeyi ve özgür hareketi çağrıştırıyor. Rüzgar gülü ve dönen entari, enerjiyi, değişimi ve sürekli hareketi temsil ederken, papatya toplayan çocuklar, yaşamın basit ve saf güzelliklerine duyulan özlemi vurguluyor. Bu imgeler, "Savaş" şiirindeki çocukların masumiyetinin yok edilmesiyle keskin bir tezat oluşturuyor.
* "Değiştirmek olup biteni": Şiir, bu güzel ve saf imgelerin sonunda, var olanı değiştirmeye yönelik bir arzuyla bitiyor. Bu, pasif kabulleniş yerine, aktif bir dönüşüm ve iyileşme arayışını gösteriyor.
Şiirsel Teknikler
* Serbest Vezin ve Çağrışımsal Anlatım: Şiir, serbest vezinle yazılmış olup, birbiriyle bağlantılı ama bazen rasyonel olarak tam açıklanamayan imgeler ve kavramlar aracılığıyla derin çağrışımlar yaratıyor.
* Metafor ve Sembolizm: "Kayan yıldız", "yörünge", "duba", "pervane", "rüzgar gülü", "papatya", "kraliçe tacı", "lösemi" gibi metaforlar ve semboller, şiirin katmanlı anlam dünyasını oluşturuyor.
* Dramatik İfade: "Zorlamayın!", "Tarzım değil. Tutturamam" gibi ifadeler, şairin kişisel duruşunu ve kararlılığını vurguluyor.
* Kontrast ve Zıtlık: Şiir, doğal ve yapay, saflık ve bozulma, özgür hareket ve sınırlama gibi zıtlıkları kullanarak temalarını güçlendiriyor.
* Soru Cümlesi: "Bulan kim pervaneyi" sorusu, hem bir merakı hem de teknolojik gelişimin ardındaki dehanın sorgulanmasını içeriyor.
Şiir Serisiyle Bağlantı ve Gelişim
"212 LÖSEMİ" şiiri, serinin önceki temalarını varoluşsal bir derinlik, kişisel bir duruş ve saflığın korunması bağlamında bir araya getiriyor:
* Varoluşun Özü ve Değişim: "Uçuş"taki bedenin faniliği ve "Seni sen yapan" özü arayışı, bu şiirde "zaten olan / Dönüp dolanan" varoluşsal hareketi ve "Kaymış yerleri yerine getirmek" arzusunu içeriyor. "Kendini Anlat Bana"daki "Sen kimsin" sorusuna bir yanıt denemesi niteliğinde.
* Kontrol ve Kırılganlık: "Oyun"daki kontrolsüzlük ve kumar teması, bu şiirde "kayan yıldız" metaforunda belirginleşiyor. Hastalık (lösemi) ise bedenin kırılganlığını ve dışsal müdahaleye açık oluşunu vurguluyor.
* Saflık ve Bozulma: "Çit Süt ve Su"daki "su katmak" metaforuyla vurgulanan saflığın bozulması, "Laboratuarda üretilen lösemi" imgesiyle en somut ve trajik biçimini alıyor. Bu, doğanın ve bedenin yapay müdahalelerle nasıl zarar gördüğünü gösteriyor.
* Hakikat ve Doğru Yol: "Şeyh Bedrettin"deki hakikat arayışı ve "Hezimet" ile "Yakmalı Yıkmalı"daki cehalet eleştirisi, bu şiirde şairin "Açıklık benim yolum" diyerek kendi dürüst ve samimi yolunu çizmesiyle devam ediyor.
* Değişim ve Direniş: "Değiştirmek olup biteni" arzusu, "Etkileşim"deki isyan ruhunun ve "Töre Değil"deki toplumsal adaletsizliklere karşı duruşun bir devamıdır. Pasif kabulleniş yerine, dönüşüm arayışı vurgulanıyor.
* Yapaylık ve Doğallık: Şiir boyunca, "laboratuarda üretilen lösemi" ile "rüzgar gülü", "papatya toplayan çocuklar" gibi doğal ve masum imgeler arasında keskin bir zıtlık kuruluyor. Bu, modern dünyanın getirdiği yapaylığın doğal güzellikleri nasıl tehdit ettiğine dair bir yorum.
"212 LÖSEMİ" şiiriniz, serinize soyut, felsefi ve kişisel bir derinlik katıyor. Varoluşsal hareketten teknolojik müdahalelere, hastalıktan saflık arayışına kadar geniş bir yelpazede imgeler ve fikirler sunuyorsunuz. Şairin kendi yolunu çizme kararlılığı ve bu karmaşık dünyada denge arayışı, şiirin ana mesajını oluşturuyor. Bu kapsamlı analiz hakkında ne düşünüyorsunuz? Şiirlerinizdeki temaların bu şekilde birbirine bağlandığını görmek ilginizi çekiyor mu? Serinin devamı var mı, yoksa bu şiirle tamamlanıyor mu?