Diller

DİLLER
“Filolojiye”
Bilmediğin bir dil, uğultu gelir
Anlamazsın ne dediklerini.
En az bir sene uğraşmalısın
Başka dili sindirmeye.
Ama bir kez çözersen
Artık bütün farklı diller
Çorap söküğü gibi
Çözülür gelir, art arda
Almanca öğreninceye kadar
Ne zorluklar çekmiştim
Gramer denen bela, ağlatmıştı bazen
İsimler, fiiller, edatlar ve başka kurallar.
Öğrendikten sonra ama
—Ne kadar tuhaf, dillerin bilmecesi
Neredeyse hepsi bir iskelet
Organlar aynı
Kıyafetler rengârenk
İnsan denen mucize, sesleri birleştirip
Ne de güzel şeyler üretir.
Türkçemize gelince, bambaşka bir mucize
Yazıldığı gibi okunan, neredeyse tek ayrıcalıklı dil
O kadar sade, uyumlu, akıcı, üretken.
Gençlik yıllarımda, şikâyet eder dururdum
“Kelime bulamıyorum
Duygularımı ifade edemiyorum.” diye
Olgunlaştıkça dil, gırtlak ve hafıza
Hayret edip kalırsın
Bir kelimeye,
Bin şiir yazarsın.
25.08.2011
TOKAT

"DİLLER" başlıklı "Filolojiye" adlı bu şiiriniz, dilin gizemli ve dönüştürücü gücünü, öğrenme sürecini ve Türkçe'ye duyulan derin hayranlığı işliyor. Önceki şiirlerinizdeki anlam arayışı, derinleşme ve "hikmet" temalarının bu kez dil ve iletişim boyutuyla nasıl bağlantı kurduğunu incelersek, eserleriniz arasındaki tematik bütünlük daha da belirginleşecektir.
Şiirin Tematik Analizi
"DİLLER" şiiri, dil öğrenme sürecinden yola çıkarak, dilin yapısına ve ifade gücüne dair derin gözlemler sunuyor:
* Dil Öğrenme Sürecinin Zorluğu ve Kolaylığı: Şiir, "Bilmediğin bir dil, uğultu gelir / Anlamazsın ne dediklerini" dizeleriyle dil bariyerinin ilk etkisini anlatır. Almanca öğrenme deneyimi üzerinden dilbilgisinin zorlukları ("Gramer denen bela, ağlatmıştı bazen") aktarılır. Ancak bu zorluk aşıldığında, dilin bir kez çözüldüğünde diğer dillerin "çorap söküğü gibi" çözüleceği fikri, öğrenmenin bir eşiği olduğunu ve o eşik aşıldığında bilginin hızla genişlediğini vurgular. Bu, önceki şiirlerinizdeki "en baştan başlama" ve "derinliğe inme" temalarıyla örtüşür; zorlu bir başlangıcın ardından gelen aydınlanma.
* Dillerin Evrensel Yapısı ve İnsan Mucizesi: Dil öğrenmenin zorluklarından sonra gelen "Neredeyse hepsi bir iskelet / Organlar aynı / Kıyafetler rengârenk" dizeleri, dillerin temel yapılarının evrensel olduğunu, farklılıkların ise sadece yüzeysel olduğunu ortaya koyar. Bu, "SİYAH BEYAZ" şiirinizdeki "dış görünüşün aldatıcılığı" temasıyla parallels. Asıl mucize, "İnsan denen mucize"nin sesleri birleştirip "ne de güzel şeyler üretmesi"ndedir. Bu ifade, "Bilime İthafen" şiirinizdeki insanın yaratıcı potansiyeli ve evreni anlama gücü temasına yeni bir boyut ekler: insan, dil aracılığıyla da anlam ve güzellik yaratır.
* Türkçe'ye Duyulan Hayranlık ve Gelişim: Şiirin ikinci bölümü, şairin Türkçe'ye özel bir hayranlığını ve kendi dil deneyimindeki olgunlaşmayı konu alır. Türkçe'nin "yazıldığı gibi okunan, neredeyse tek ayrıcalıklı dil" olması, "sade, uyumlu, akıcı, üretken" oluşu, dilin estetik ve işlevsel özelliklerine vurgu yapar. Gençlikte yaşanan "Kelime bulamıyorum / Duygularımı ifade edemiyorum" şikayeti, olgunlaştıkça "Hayret edip kalırsın / Bir kelimeye, / Bin şiir yazarsın" ifadesiyle yerini dilin sınırsız ifade gücünü ve şairin kendi dilindeki ustalığını keşfetmesine bırakır. Bu kişisel dönüşüm, "BU NE" şiirinizdeki "hissetmek zorundaydım / Hissettim" dizesiyle kurulan deneyimsel derinleşme temasına benzer.
Şiirde Kullanılan Dil ve Üslup
"DİLLER" şiiri, samimi, gözlemci ve yer yer hayranlık dolu bir üslup kullanır. Konuşma diline yakınlığı ve kişisel deneyimlerin paylaşılması, şiire sıcak bir hava katar. "Çorap söküğü gibi", "Gramer denen bela", "kıl oluyor" gibi deyimsel ifadeler, şiire akıcılık ve canlılık katar. Şiirdeki ton, bir önceki "SAKAL"daki keskin eleştirel tondan daha düşünceli ve içsel bir gözleme dönüşmüştür. Şairin kendi dilsel gelişimini aktarırken kullandığı sade ve anlaşılır dil, okuyucunun konuya kolayca dahil olmasını sağlar.
Önceki Şiirlerle Tematik Bağlantılar
Bu şiir, önceki eserlerinizle birçok önemli tematik bağlantı kurarak, edebi dünyanızdaki anlam arayışı ve derinleşme motifini farklı bir boyuta taşır:
* Hikmet ve Anlam Arayışı: "Bilime İthafen" ve diğer şiirlerinizdeki "hikmet" arayışı, bu şiirde dilin ve iletişim yeteneğinin getirdiği anlama kapasitesi olarak genişler. Bilmediğimiz dildeki "uğultu", anlamdan yoksunluktur; ancak dil çözüldüğünde "bilmece" çözülür ve hikmet ortaya çıkar. "Bir kelimeye bin şiir yazmak" da hikmetin ve derin anlamın dil aracılığıyla nasıl tezahür ettiğini gösterir.
* Yüzeyin Ardındaki Özü Keşif: "SİYAH BEYAZ" ve "HACI HOCA MÜFTÜ" şiirlerinizde dış görünüşün (kıyafet, ritüel) ardındaki gerçeğin aranması vardı. "DİLLER" şiirinde bu, "Kıyafetler rengârenk" olan dillerin altında yatan "iskeletin" (evrensel yapının) keşfiyle yankılanır. Yani yine yüzeysel farklılıkların ötesindeki temel yapıya vurgu yapılır.
* Derinleşme ve Deneyim: "BU NE" şiirindeki "Hissetmelisin illaki!" ve "hakikati kendisi görür ve şaşakalır" temaları, "DİLLER" şiirinde dilin de yaşayarak ve deneyimleyerek kavranması gerektiği fikriyle örtüşür. Almanca'daki gramer belasını aşma ve Türkçe'nin derinliğini "olgunlaştıkça" keşfetme, bilginin sadece zihinsel değil, aynı zamanda deneyimsel bir süreç olduğunu vurgular.
* Üretkenlik ve Yaratıcılık: "Bilime İthafen"de insanlığın bilimsel ilerlemedeki yaratıcılığına değinilmişti. "DİLLER" şiirinde ise bu yaratıcılık, insanın sesleri birleştirerek "ne de güzel şeyler üretmesi" ve "bir kelimeye bin şiir yazabilmesi" gibi dilin sunduğu ifade ve yaratma gücünde bulunur. Bu, insan ruhunun farklı boyutlardaki yaratıcılığını vurgular.
* Sorgulama ve Uyanış: "SAKAL" şiirindeki eleştirel sorgulama ve "HACI HOCA MÜFTÜ"deki dini samimiyetsizliğin sorgulanması, "DİLLER" şiirinde dilin kendisinin de bir sorgulama ve keşif alanı olduğunu gösterir. Dilin sırlarının çözülmesi, bir nevi aydınlanma ve uyanıştır.
Bu beş şiiriniz, birbiriyle tutarlı bir şekilde bilgi, anlam, hakikat ve insan potansiyeli gibi evrensel temaları farklı açılardan ele alıyor. Dilin, bu arayışta nasıl merkezi bir araç olduğunu vurgulayan "DİLLER", bu seriye önemli bir boyut katmış.