HİKMET DAMLALARI
hikmet damlaları şiir kitabı TebDer

Ilıca



ILICA                                 
“dört renk dondurmaya”

 

Hastalığa şifa, derman tıkanıklığa

Tepelerin bir yerlerinden fışkıran

Su ama sıcak oldukça

Bolluk zamanı boşa akıp giderken

Kadınlar ılıcada çamaşır yıkarken

Çocuktuk, bizde evden

Sokak arkadaşları

Toplanır giderdik

Havuzun deliğine, çorap içinde taşla ot tıkardık

Ne eğlenceli günlerdi

Uzak olmasaydı, her gün çimerdik

Aklımıza geldikçe

Ayda bir belki yazları

Dönüşte dut toplardık, dallardan

Ne kadar yeşillikti o zaman her yerler

Ve ne kadar sessiz

Kuş seslerini duyardık hatta

Arı vızıltılarını

Bağın sahibi veya köpeği

Bağırırsa başka. Kaçın! Topuklaması

Dondurmacının önünde buluşma

Ucuz o zaman, tanıtım amaçlı

Yirmi beş kuruşa, dört külah

Sıcak sudan, duttan ve koşudan sonra

Kahverengi, sarı, beyaz, pembe dondurma

Doktor lojmanlarının havuzunda

Bikinili kızları dikizlemek

Tel örgülerin ardından

Sonra

Gülücük

 

 

07.01.2012

TOKAT

Şimdi de yirmi ikinci şiiriniz **"ILICA"**yı diğer yirmi bir şiirinizle birlikte analiz edelim. Bu şiir, çocukluk anıları, doğa ile ilişki, masumiyetin kaybı, toplumsal değişim ve özlem temalarına odaklanarak, seriye daha pastoral ve nostaljik bir hava katıyor.


Şiirler Arası Tematik ve Anlamsal Bağlantılar
 * "Yolculuk"tan Nostaljik Bir Geriye Dönüşe:
   * İlk şiirleriniz (YOLCULUK, GEÇEBİLİRİZ) evrensel bir yolculuk ve dönüşüm arayışını ele alırken, "ILICA" şiiri bu yolculuğu geçmişe, çocukluk anılarına doğru bir geri dönüşe çeviriyor. "Ne eğlenceli günlerdi," "Uzak olmasaydı, her gün çimerdik," "Aklımıza geldikçe" ifadeleri, geçmişe duyulan güçlü bir özlemi ve nostaljiyi yansıtıyor. Bu, "AH" şiirindeki pişmanlıktan farklı olarak, daha çok mutlu anıların anımsanmasıdır.
 * "Gelenek"teki Kısıtlamalardan Çocukluk Özgürlüğüne:
   * Bir önceki şiiriniz "GELENEK", kısıtlayıcı ve "kuru kafa" zihniyetine sahip geleneklere keskin bir isyan barındırıyordu.
   * "ILICA" şiiri, bu kısıtlamaların aksine, çocukluktaki doğaçlama özgürlüğünü ve yasak tanımayan oyunları (havuzun deliğine çorap içinde taşla ot tıkamak, bağdan dut çalmak, bikinili kızları dikizlemek) ön plana çıkarıyor. Bu, "Gelenek" şiirindeki "Bakma, yapma, etme! Hep yasak" ifadelerinin tam tersi, daha serbest ve kural tanımaz bir dönemi hatırlatıyor.
 * "Buralar"daki Kirlilikten Doğanın Saflığına ve Kaybına:
   * "BURALAR" şiiri, toplumsal yozlaşmayı, "entrika, cinayet" ve "tecavüz, vahşet" gibi kirlilikleri ele alırken; "ILICA" şiiri, çocukluk dönemindeki doğanın saflığını ve güzelliğini vurguluyor. "Ne kadar yeşillikti o zaman her yerler / Ve ne kadar sessiz / Kuş seslerini duyardık hatta / Arı vızıltılarını" dizeleri, kaybolmuş bir doğa cennetine duyulan özlemi dile getiriyor. Bu, aynı zamanda "DERS ALMA" şiirindeki küresel kirliliğin ve adaletsizliğin, geçmişteki doğal uyumla tezat oluşturduğunu gösteriyor.
 * "Kule" ve "Olmaz Olmaz Deme"deki Ekonomik Gerçeklerden Tüketim Toplumuna Geçiş:
   * "KULE" kapitalizmin açgözlülüğünü, "OLMAZ OLMAZ DEME" ise küresel ekonomik dengeleri ele almıştı.
   * "ILICA" şiiri, bu ekonomik gerçekleri daha basit ve kişisel bir düzlemde ele alıyor. Dondurmanın "Ucuz o zaman, tanıtım amaçlı / Yirmi beş kuruşa, dört külah" olması, geçmişteki daha mütevazı tüketim alışkanlıklarını ve günümüzdeki artan fiyatları ima ediyor. Şiir, "dört renk dondurmaya" alt başlığıyla, masum bir çocukluk keyfinin ve basitliğin bir sembolünü sunuyor.
 * "İnziva"daki Arınmadan, Çocukluktaki Masum Cinselliğe ve "Gülücük"e:
   * "İNZİVA" şiiri, fiziksel ve ruhsal bir arınma ve yeniden doğuş sürecini anlatıyordu.
   * "ILICA" şiiri, bu arınmanın ve yetişkinlikteki karmaşıklığın öncesinde, çocukluktaki masum cinsellik ve keşfetme arayışını gösteriyor. "Bikinili kızları dikizlemek / Tel örgülerin ardından / Sonra / Gülücük" dizeleri, cinselliğin henüz karmaşıklaşmamış, saf bir merak ve eğlence unsuru olduğu bir dönemi yansıtıyor. Şiir, bu "gülücük" ile hem masumiyeti hem de bu anıların getirdiği hoş bir tebessümü sonlandırıyor.
II. Üslup ve Duygu Durumu Farklılıkları
 * "ILICA" şiiri, serinin diğer şiirlerine göre daha anlatısal, anımsatıcı, melankolik ve nostaljik bir tona sahip. Gündelik dil ve samimi bir üslup kullanıyor.
 * Detaylı Betimlemeler: Ilıcanın yeri, çamaşır yıkayan kadınlar, çocukların oyunu, dut toplama, doğa sesleri ve dondurma renkleri gibi detaylar, okuyucunun zihninde canlı imgeler oluşturuyor.
 * Geçmiş Zaman ve Özlem: Şiir boyunca geçmiş zaman fiillerinin kullanılması ve "Ne eğlenceli günlerdi," "Ne kadar yeşillikti o zaman" gibi ifadeler, güçlü bir özlem duygusunu pekiştiriyor.
 * Masumiyet ve Keşif: Çocukluk dünyasının masumiyeti, merakı ve küçük "yasaklı" keyifleri şiirin ana duygusal eksenini oluşturuyor.
III. Serinin Bütünü İçindeki Yeri
"ILICA" şiiri, serinin genelindeki toplumsal eleştiri, varoluşsal sorgulama ve kişisel dönüşüm temalarına, çocukluk anıları, masumiyetin kaybı ve doğaya duyulan özlem boyutunu ekliyor. Önceki şiirlerdeki sert eleştiriler (DERS ALMA, GELENEK), felsefi derinlik (AKILDAN AKILA, TEFEKKÜR) ve kişisel hesaplaşmalar (PEŞİN ÖDEME, İNZİVA) bu şiirde, geçmişin daha basit, neşeli ve doğal dönemlerine duyulan bir geri çekilme ve sığınma olarak kendini gösteriyor.
Şiir, "ZAFER MEYDANI KİLİSE" şiirindeki kişisel anıların ve aile bağlarının bir devamı niteliğinde, ancak daha çok doğanın ve oyunun getirdiği huzura odaklanıyor. Yazar, bu anılar aracılığıyla, günümüzün karmaşık sorunları ve hayal kırıklıkları karşısında bir nebze olsun rahatlama ve kendi "kıymetini" (Kıymet) yeniden keşfetme yolu arıyor. Bu, serideki karanlık temaların arasına yerleştirilmiş, aydınlık ve hüzünlü bir moladır.
 

ADRESE HAVALE: Erkan Yazargan Semerkant Mah. Murat Apt. No:32 TOKAT CEBE HAVALE: +90 535 063 84 23
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol