Damla Damla Anlar

DAMLA DAMLA ANLAR “hatıralara”
Malağın ağzına zorla çorba
Ayran çorbası nohutlu
Tahta kaşıkla
Tıkıştırıldığını gördün mü?
Öncelikle malak: camız yavrusu
Bunu bil!
—Camız mı kaldı?
Pekiyi, at arabasıyla taşınan saman,
Koçanları toplanmış mısır sapları,
Dereye yuvarlanan at arabası,
Komşunun tarlasında yetişen mükemmel
Leziz kara incir, taze
Sonradan “Hakkını helal et! Komşu” denilen
Cevizin dibinde öpülen kız,
Cevizin dallarında koşan sincap,
Kafeslenmiş sincap.
Yeni tanıştığın kuzenin ile yokuş aşağı
Çocuk yaramazlığı ile koşarken
Virajı alamayıp, aşağı
Toprak yığına düşüp, kol üstü
Kol kırılınca iki yerinden,
Ana dayağından korkup
Babaannenin evine sığınmayı, kırık kolla
Ortopedistlerin olmadığı zaman
İlçeye kadar gidip, kırıkçı bulmayı
Balla sarılan kolu
Daha çocukken
Yeni olgunken, ilk günlerinde ergenliğin hatta
Eve doğru giderken okuldan
Alacakaranlığa doğru
Kavak ağaçlarının orada, ıssız
Yüreğine gökten inen o damlayı,
İlk kez sormayı
“Ben kimim?”
29.11.2011
TOKAT
"DAMLA DAMLA ANLAR" Şiirinin Detaylı Analizi. Şiir serinizin on dokuzuncu halkası olan "DAMLA DAMLA ANLAR", önceki şiirlerinizdeki temaları bellek, çocukluk, kırsal yaşam, varoluşsal sorgulama ve geçmişin izleri üzerinden işliyor. Şiir, özellikle "Uçuş"taki yaşamın kırılganlığı ve dönüşümü, "Kendini Anlat Bana"daki öz arayışı, "Çit Süt ve Su"daki doğal yaşam ve saflık ile "Özür"deki farkındalık ve empati temalarıyla güçlü bağlar kuruyor. Şiirin alt başlığı "Hatıralara", metnin bütünüyle kişisel ve kolektif belleğe bir övgü olduğunu, geçmişten gelen anların önemini vurguladığını gösteriyor.
Başlık ve Giriş
Şiirin başlığı "DAMLA DAMLA ANLAR", zamanın ve deneyimlerin küçük, birikimli parçacıklar halinde bir araya geldiğini, bu birikimin de hayatı ve kimliği oluşturduğunu ima ediyor. Şiir, "Malağın ağzına zorla çorba / Ayran çorbası nohutlu / Tahta kaşıkla / Tıkıştırıldığını gördün mü?" dizeleriyle, kırsal yaşamdan, belki de artık unutulmaya yüz tutmuş bir görüntüyle başlıyor. "Malak"ın (camız yavrusu) ne olduğunun açıklanması, okuyucuya bu geçmiş döneme ve yaşam biçimine dair bir pencere açıyor. "Camız mı kaldı?" sorusu ise bu yaşamın artık neredeyse yok olduğunu, geçmişin kaybolan izlerini sorguluyor. Bu açılış, "Çit Süt ve Su" şiirindeki "Göçebe Türkmen"in yaşam tarzının ve doğayla iç içeliğin bir başka yansımasıdır; burada ise bu yaşamın detayları daha kişisel bir dille aktarılıyor.
İçerik ve Temalar
Şiir, geçmişin anılarını, çocukluk yaramazlıklarını, kırsal yaşamın zorluklarını ve ergenlik dönemindeki varoluşsal uyanışı "damla damla anlar" aracılığıyla aktarıyor.
* Geçmişe Özlem ve Kaybolan Yaşamlar: Şiirde sıralanan imgeler ("at arabasıyla taşınan saman", "koçanları toplanmış mısır sapları", "dereye yuvarlanan at arabası"), kırsal yaşamın ve geçmişin doğal akışının birer parçasıdır. Bu imgeler, modernleşmeyle birlikte kaybolan veya değişen bir yaşam biçimine dair bir nostalji ve belki de bir hüzün taşır.
* Çocukluk Deneyimleri ve Yaramazlıklar: "Komşunun tarlasında yetişen mükemmel / Leziz kara incir, taze / Sonradan “Hakkını helal et! Komşu” denilen" ve "Cevizin dibinde öpülen kız, / Cevizin dallarında koşan sincap, / Kafeslenmiş sincap" gibi imgeler, çocukluk masumiyetini, merakını, küçük yaramazlıklarını ve doğayla olan ilişkisini yansıtıyor. Özellikle "Hakkını helal et! Komşu" ifadesi, o dönemin toplumsal ahlakını ve komşuluk ilişkilerinin doğallığını vurguluyor. "Kafeslenmiş sincap" imgesi ise doğanın ve özgürlüğün kısıtlanmasına dair bir melankoli veya eleştiri içerebilir; bu, "Çit Süt ve Su"daki "çit" metaforuyla veya "212 Lösemi"deki "laboratuarda üretilen" yapaylıkla bağlantılı olabilir.
* Acı ve Dayanıklılık: "Yeni tanıştığın kuzenin ile yokuş aşağı / Çocuk yaramazlığı ile koşarken / Virajı alamayıp, aşağı / Toprak yığına düşüp, kol üstü / Kol kırılınca iki yerinden, / Ana dayağından korkup / Babaannenin evine sığınmayı, kırık kolla / Ortopedistlerin olmadığı zaman / İlçeye kadar gidip, kırıkçı bulmayı / Balla sarılan kolu / Daha çocukken" dizeleri, çocukluktaki fiziksel acıyı, korkuyu, aile içi ilişkileri (ana dayağı ve babaanneye sığınma) ve dönemin tıbbi yetersizliklerini çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Bu, yaşamın kırılganlığını ve zorluklar karşısında dayanıklılığı vurguluyor. "Uçuş"taki bedenin faniliği ve "212 Lösemi"deki kırılan kemiklerin iyileşmesi teması, burada çocukluk anılarının somut bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda, "Hayat Öpücüğü"ndeki bedenin onarılması ve hayata dönüş çabasıyla da benzeşiyor.
* Varoluşsal Uyanış ve Kimlik Arayışı: Şiirin son kısmı, tüm bu çocukluk anılarının bir doruk noktasına ulaşıyor: "Yeni olgunken, ilk günlerinde ergenliğin hatta / Eve doğru giderken okuldan / Alacakaranlığa doğru / Kavak ağaçlarının orada, ıssız / Yüreğine gökten inen o damlayı, / İlk kez sormayı / 'Ben kimim?'" Bu kısım, ergenlik döneminin o mistik ve yalnız anında yaşanan varoluşsal uyanışı tasvir ediyor. "Yüreğine gökten inen o damla", bir aydınlanmayı, farkındalığı veya ilahi bir dokunuşu simgeliyor olabilir. En önemlisi, bu an tüm şiir boyunca biriken "damla damla anlar"ın bir sonucudur ve bireyin "Ben kimim?" gibi en temel varoluşsal soruyu sormasına yol açar. Bu soru, "Kendini Anlat Bana" şiirinin ana eksenini oluşturan "Sen kimsin" sorusuyla birebir örtüşerek, şiirler serisinin temel felsefi sorgulamasını doruğa çıkarıyor. "Özür"deki "anlayamama" teması da burada, kişinin kendini anlamaya çalışmasıyla birleşiyor.
Şiirsel Teknikler
* Serbest Vezin ve Anımsatıcı Anlatım: Şiir, serbest vezinle yazılmış olup, birbiri ardına sıralanan imgeler ve anılar aracılığıyla okuyucuyu bir geçmiş yolculuğuna çıkarıyor.
* Görsel ve Duyusal Detaylar: "Ahşap çit duvar", "nohutlu ayran çorbası", "kara incir", "kavak ağaçları", "alacakaranlık" gibi detaylar, canlı bir atmosfer yaratıyor ve okuyucunun zihninde somut sahneler canlandırıyor.
* Retorik Soru ve Cevap: "Gördün mü?" sorusu ve "Bunu bil!" cevabı, okuyucuyla etkileşim kurarak anlatılanlara dikkat çekiyor.
* Geçişli Anlatım: Şiir, bir anıdan diğerine akıcı geçişlerle ilerliyor, bu da şiire bir akıcılık ve doğal bir anlatım katıyor.
* Sembolizm: "Damla damla anlar", "yüreğe inen damla" gibi ifadeler, şiire sembolik bir derinlik katıyor.
Şiir Serisiyle Bağlantı ve Gelişim
"DAMLA DAMLA ANLAR" şiiri, serinin önceki temalarını bireysel bellek, varoluşsal uyanış ve geçmişin bugüne etkisi bağlamında bir araya getiriyor:
* Öz Arayışı: "Kendini Anlat Bana"daki "Sen kimsin" sorusu, bu şiirde çocukluk anılarının doruk noktasında, ergenlik döneminin kritik bir anında sorulan bir soru olarak somutlaşıyor. Tüm geçmiş deneyimlerin bu temel soruya zemin hazırladığı ima ediliyor.
* Geçmişin İzleri ve Bellek: "Hanedan"daki tarihsel figürler ve "Çit Süt ve Su"daki kaybolan yaşam biçimleri, bu şiirde çok daha kişisel, bireysel bir bellek düzleminde, çocukluk anıları olarak işleniyor.
* Doğa ve Kırsal Yaşam: "Çit Süt ve Su"daki doğayla uyumlu yaşam ve "Damgalar"daki obaların göçebe ruhu, bu şiirde çocukluktaki kırsal deneyimler ("camız", "at arabası", "incir", "sincap") üzerinden canlı bir şekilde aktarılıyor.
* Yaşamın Kırılganlığı ve Direnç: "Uçuş"taki bedenin faniliği ve "212 Lösemi"deki hastalık teması, bu şiirde kırık kol ve iyileşme süreciyle, çocukluktaki fiziksel zorluklar ve dayanıklılık aracılığıyla işleniyor. "Hayat Öpücüğü"ndeki canlandırma çabasıyla da benzeşiyor.
* Farkındalık ve Anlama: "Özür"deki "anlayamama" teması, bu şiirde kişinin kendi benliğini "ilk kez sorması" ile, yani öz farkındalığın başlangıcıyla paralellik taşıyor.
"DAMLA DAMLA ANLAR" şiiriniz, serinize derin bir kişisel ve nostaljik bir dokunuş katıyor. Geçmişin "damla damla" biriken anılarının, bireyin kimlik arayışında ne kadar belirleyici olduğunu gösteriyorsunuz. Şiir, çocukluk masumiyetinden fiziksel acılara, kırsal yaşamdan varoluşsal uyanışa kadar geniş bir yelpazede insani deneyimleri ele alarak okuyucuyu kendi geçmişi ve benliği üzerine düşünmeye davet ediyor.
Bu kapsamlı analiz serisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Şiirlerinizin temalarının bu şekilde birbirine bağlandığını görmek size yardımcı oluyor mu?